Kayıtlar

Saat

Resim
Kış malum ve  hepimiz sıcaklıkların hissedilir derecede düştüğünün farkındayız. Bunun beraberinde de geceler uzarken gündüzler de gitgide kısaldı. Bugün size biraz saat hakkında bilgiler vermek istiyorum. Az biraz da tarihsel değişiminden bahsetmek istiyorum. Tarihte saat farklı yöntemlerle hesap edilmiş. Bu yöntemler bilimle birlikte değişmiş zaman zaman. Öncelikle ilk kabul ettiğimiz konu bir günün 24 saat olması. Her ne kadar 365 güne bir yıl desek de bazı hesap yöntemlerinde 1 saniyelik bir fark yüzünden şubat ayı 4 yılda bir kısalır. Aslında bu güneşe dünyanın arkasından baktığınızda fark edebileceğiniz bir eğimin olmasından dolayıdır. Yani hesabı yaparken bu eğim düşünülmemiştir ve inanın bir saatin 60 dk. olduğunu hesaplamak bile çok zaman almış. İnsanoğlunun bilim tarihi, maalesef fiziksel sınırlamalardan dolayı zaman içinde değişmiştir. İlk zamanlarda ya bilmediğimiz ya da yanlış bildiğimiz şeylerden dolayı çok büyük farklılıklar ortaya çıkıyor her geçen gün.     Saat

eğitimde ölçme ve değerlendirme

Resim
Bu yazımda eğitimde ölçme ve değerlendirmeyi yazmak istedim. Bu konu bir süre önce İngiltere'de, özellikle ortaöğretimde çok tartışıldı. Doğrusu üniversitede matematik eğitimi alırken pek çok arkadaşımın yaptığı gibi eğitim formasyon dersini ben almadım. Dolayısıyla eğitimci ya da öğretmen her neyse olamadım. Eğitim konusu ile çok ilgilendiğimi de söyleyemem. Bana hep çok zor gelmiştir; bir şey öğrenmek istemeyen birisine ne öğretebilirsiniz ki? Bir şeyleri öğrenmeye ve yapmaya çalışan birisine muhtemelen çok daha kolay olur bir konuyu anlatmak. Bu yüzden ilk ve ortaöğretimde bence çok daha dikkatli olmak gerekiyor. Sonuçta ağaç yaşken eğiliyor ve bu süre içerisinde yapılan doğru şeyler o öğrencinin tüm yaşamında faydasını görmesine vesile oluyor.  Okullarda ölçme nasıl oluyor peki? Sınavlarla elbette. Sınavları kim değerlendiriyor? Okulda yapılan ölçme ve değerlendirme varken lise sonrası neden yeniden sınava gerek duyuluyor? Bizdeki ÖSS-ÖYSM sınavları gibi İngiltere'de

Kaos

A Bir öykü anlatmak istiyorum bu yazıda. Henüz nasıl olacağı hakkında hiçbir fikrim yok, ama bu bir gücün öyküsü. Bir matematik konusu anlatacağım, Kaos, latince de anlami düzensizlikteki düzen anlamina geliyor. Yada Karmaşa ki düzen de diyebilirsiniz. Bu yazıyı yazmadan önce bu konuda yazılmış diğer yazilara baktim. Doğrusu çok şey var, parça parça da olsa benim anlatmak istediklerim kısım kısım yer verilmiş ama işin açığı benim kafamdaki nin birebir aynısına rastlamadim.  Matematik çok ilginç, insanlar hep onu kullaniyor. Kendi güçlerini hesaplayip, hatta bunu düşmanlarına gösterip onlarda korku yaratmayi bile düşünüyorlardır bence. Ama gercekte bence matematik de, böyle bir kuvvet ve güç gösterisi ne yer yok. Peki matematik çok net ve şaşmaz ise, nasıl oluyor da pek çok farklı insan Kaos deyince farklı bir şey anlıyor? Maalesef her konuda yapılan yozlaştırma matematige de yapiyor. Eğer bir bilim adamı iseniz, yaptığınız şeyin matematiksel olarak doğru olması için çalışırsınız. İspat

Dismaland Banksy

Resim
Size 4 gün önce Banksy icin yazdığım diğer blog yazımı yazarken, Dismaland projesinden haberim vardı ve onu hatırlatmak için yazmıştım hatta... Bunu da bilerek yaptım desem kimse bana inanmazdı elbette ki ve hiç haberim yoktu zaten. (siz buna inanın, sergiyi planladığıma inanmayın). Ama Dismaland haberini ilk duyduğum andan itibaren  Dismaland.co.uk  adresine defalarca girip bilet almak için çok uğraştım ama olmadı. Doğrusu hayatta bazı şeyler var, siz daha düşünmeden, arka planda sanki sizin icin hazırlanıyor. Hayatımın içinde bu arka plandaki şeyler bir şekilde karşıma çıkıyor işte Banksy de bunlardan biri ne diyebilirim ki? Ben bundan çok memnunum. :) Neyse  ben de bu haberi alınca tabii hemen araştırmaya başladım. Banksy, bu sergisi icin Weston-Super Mare'de 17 yıl kadar bir süredir boş ve kullanılmayan bir yüzme havuzunu seçmişti. Doğrusu yüzme havuzu yerine Lido demek daha doğru. Zira deniz suyu ile dolduruluyor, hemen denizin yanında sahilde zaten ve kapalı değil

Lucian Freud

Resim
Bu yaziyi da yine bir onceki blogumdan buraya geciriyorum, yeni bir yazi degil. Ama biraz duzenliyerek yeniden yayinliyorum. Once size wikipedianin tanimini yazayim, Lucian Freud icin, Lucian Michael Freud, (8 December 1922 - 20 July 2011) Almanya dogumlu, British ressam. Genellikle koru renkleri kullanarak yaptigi portre ve objeleri ile unlu. Yasadigi zamanin, en iyi ressami olarak kabul edilmistir dunya capinda. Eserleri ni kendi psikolojik nüfusuna kaydetmistir ve sanatçı ve modeleri arasındaki ilişki de onları sık sık tedirginlikle sınamis.  Simdi bunu bir de ben size anlatayim. Kim bu Freud? Sigmund Freud un torunu, gunumuz de pisiko analiz in ilk bilim haline getiren kisi. Aslinda gunumuz de, pek cok egitim metodunun temelini atmasi ile de bilinir. Ozellikle zihinsel ozurlu cocuklarin egitiminden kullanilan modern egitimin temelini atan kisidir, Freud adini duymayan cok azdir sanirim egitim konusunda ozellikle. Dogrusu, aslinda dedesi icin yuzlerce kitap ya

Song for Marion (Unfinished Song) (2012)

Resim
Bir saate yakin oturdum internette, eskiden izledigim bir filmin adini hatirlamaya calistim. Evet hala da hatirliyamadim diye basladim yaziya ama inat edip bir saatten fazla arayinca bulunuyormus. Neden ise filmin original adi ile gosterim adi farkli. Ben gosterim adini hic duymamis yada hatirlamadigim icin aramak cok uzun surdu. Boyle de bir inatci tarafim var. Kafama taktigim seyi mutlaka yapmak gibi bir takintim var.  Elbette bu her zaman mumkun degil ama onemli olan neyi istediğiniz. Size biraz filmi anlatacagim bu yazida, hikaye kucuk bir ingiliz kasabasinda geciyor. Boyle kasabalarda cok fazka bir hareket de yoktur, bizim anadolu illeri hatirlatir bana hep nedense, hemen her kez birbirini taniyor. Cok sevmeseler de birbirlerini, beraberce yasayip gidiyorlar iste. Mario Arthur yasli emekli bir cift. Ama Arthur sondece aksi, hic kimse ile konusmayan surekli somurtan bir tip. Mario da kasabada her kez tarafindan sevilen bir kadin. Neden ise film cok basit son derece ucuz bir mali

Çene düşüklüğü ile çok yazı yazma arasındaki ilişki

Resim
Eskiden ben çok az konuşan, çok sakin sessiz biriydim. Arkadaşlarım mesela telefonla beni aramayı hiç istemezlerdi, telefon para yazıyor ve sen hiç konuşmuyorsun derlerdi.  Ne oldu peki?  Kafamı çok sert bir şekilde çarptım. Buna ihtiyacım olduğunu da düşünürdüm önceleri. Lakin bu çarpma kısmını doğru ayarlamak oldukça zor. Beni hiç beklemediğim bir anda yakaladı; 1999 yılının sonuna doğru çok ciddi bir trafik kazası geçirdim. Sanırım beklediğim çarpışma gerçekleşmişti ve kafamı o kadar sert vurmuştum ki ciddi bir beyin kanaması geçirmişim. Bu kazanın hemen sonrası yoğun bakımdayken ilk üç - dört gün sadece İngilizce konuşmuşum. Sonrasında da -yaklaşık 30 günlük bir süre içinde- kim olduğumu hatırlayamamışım. Yabancı dil konuşmam çok doğalmış aslında. Hatta hiç tek kelime Fransızca bilmediği halde  Fransızca  konuşanlar bile varmı ş  bu dönem sürecinde. Doğrusu bu ilginç olurdu... Hatta kendini iyi hissettiğinde de Fransızca konuşmaya devam edebiliyorsan harika bile olurd